Gelelim Paris'te geçirdiğimiz diğer günlere..Hayli yoğun geçen ikinci günümüzün akşamında otele gidip biraz soluklandıktan sonra Eiffel Kulesi'ne gitmek üzere yola çıktık. Paris'te yaz akşamları hava 9 buçuk-10'a doğru karardığından, Eiffel'e çıktığımızda hava henüz aydınlıktı, biz en üst noktaya ulaştığımızda ise hava kararmaya başladı dolayısıyla Paris'i hem gündüz hem de gece tepeden görme şansına sahip olduk.. Eiffel Kulesinde çıkabileceğiniz iki platformu mevcut.İlk asansörle kulenin yarısı sayılabilecek bir yükseltiye çıkıyorsunuz fakat o seviye bile aşağıya bakıldığında baş döndürücü, ikinci asansörle ise "top" noktasına ulaşıyorsunuz. Paris'in panaromik manzarasına ve gece yapılan yanar söner ışık şovuyla Eiffel'i izlemeye ise hiç doyamıyorsunuz.
Kulenin Tepesinden Paris Manzarası ve Tour Montparnasse |
Eiffel hava aydınlıkken |
Eiffel Kulesi Işık Şovu |
Eiffel'den indiğimizde saat neredeyse gece yarısına yaklaşmaktaydı ve biz henüz yemek yememiştik! Çok yorucu bir gün geçirdiğimizden hemen metroya binip, otelimizin yakınında indik ve yakınlarda yer alan bistrolardan birine girerek karnımızı doyurduk. Çok yoğun ama bir hayli verimli bir gündü:)
Paris'teki 3. günümüzde Disneyland'a gitmeye karar vermiştik. Masal diyarı Disneyland'ı 3. yazımız ile paylaşıyor olacağız. Bu nedenle 4. günümüz ile devam ediyoruz. 4. gün programımıza Paris'in en yüksek yeri olan Montmartre Tepesi ile görkemli Sacré Coeur Bazilikası'nı görerek başlayacaktık. Bu nedenle yine otelimize 1 dk mesafedeki Strasbourg Saint- Denis istasyonundan M4 metro hattına binerek Montmartre'a yakın bir noktada inip biraz yürüdük. Hava maalesef, diğer günlerde olduğu gibi günlük güneşlik değildi ve yağmur çiselemeye başladı. Yine de Sacré-Coeur'a çıkana kadar çok ıslanmadık. Çıkarken yolunuzu kesip size şans bilekliği vs. satmaya çalışan bir grup arkadaşa ise dikkat etmenizi öneririz, kolunuzu tutunca bir türlü bırakmıyorlar çünkü:) Montmartre Tepesi gerçekten güzel bir Paris manzarası sunuyor. Sacré-Coeur Bazilikası ise gerek dış gerekse iç mimarisiyle insanı derinden etkiliyor, ayrıca bir hac merkezi olduğundan dünyanın her yerinden ziyaretçi akınına uğruyor. Bizde girip mumlarımızı yakıp, duamızı ettik ancak dışarı çıktığımızda yağmur iyice hızlanmıştı, maalesef bir süre kapı ağzında mahsur kaldık:)
Sacré-Coeur Bazilikası |
Montmartre Tepesi'nden Paris Şehir Görünümü ve Selfie yapan turistler:) |
Bu bölgeye gelmişken, Paris sokaklarında biraz dolaşalım istedik ve tesadüfen kendimizi Victor Hugo Müzesinin yakınlarında bulduk. Gelmişken burayı da ziyaret etmeden olmaz deyip, zaten küçük olan müzeyi de bir çırpıda geziverdik. Burası aslında Victor Hugo'nun Paris'te yaşadığı dönemde kaldığı ev. Özellikle el yazması eserlerini görmek çok ilginçti. Sizlere de görmenizi tavsiye ederiz.
Victor
Hugo Müzesi'nden çıkınca, yıllardır görmek için hayal kurduğum Paris'in
ünlü yer altı mezarlıkları olan Catacombes'a gitmek üzere tekrar
metroya bindik ve Denfert-Rochereau'da indik. Vardığımızda saat 14:00
olmuştu ve yağmur iyice hızlanmıştı. Fakat o da ne?? Neredeyse 360
derecelik bir kuyruk ve yağmur altında ıslanmak pahasına bekleyen
insanlar!! Bu gerçekten bizim için sürpriz oldu, ne Louvre'da ne
Eiffel'de ne de başka herhangi bir noktada bu kadar uzun bir kuyrukla
karşılaşmamıştık. Ama buraya kadar gelmişken beklemeden olmaz diyerek
girdik kuyruğa. Otelden hazırlıklı çıktığımızdan yağmur bizi çok
etkilemedi ama Catacombes'un kapanış saati 17:00 olduğundan ve son
ziyaretçileri 16.30 gibi aldıklarından bu kadar bekleyip de içeri
girememe riskiyle karşı karşıyaydık. Yine de 2,5 saatlik bekleme azminin
(!) ardından tam 16.40'ta içeri girmeyi başardık:) "Dur! Ölümün
imparatorluğu burası!" yazısıyla karşılandığınız yer altı mezarlıklarını
gezmek kesinlikle ilginç ve ürpertici bir deneyimdi ve beklediğimize
değdi!
Catacombes'dan
çıktığımızda saat 18:00'e geliyordu. Kapanmadan Pantheon'a da yetişmek
istediğimizden acele ettik. Pantheon, Voltaire, Victor Hugo, Alexandre
Dumas, Emile Zola, Pierre Curie gibi önemli Fransız entellektüellerinin
gömülü olduğu bir anıt mezar. Bazı kısımları restorasyonda ise de,
gezebildiğimiz kısmı gayet etkileyiciydi.
Pantheon'dan
çıktıktan sonra zil çalan karnımızı doyurmak üzere yol üzerindeki
Subway'den sandviçlerimizi yaptırdık ve tabiki hemen yakındaki Luxemburg
Bahçelerinde soluğu aldık:) Luxemburg bahçeleri Paris'in en büyük
parklarından biri, tam ortada yer alan havuz etrafında oturarak yemyeşil
ağaçların,kuşların ve sessizliğin keyfini çıkarabilirsiniz. Biz hem
sandviçlerimizi yerken yorgunluk attık hem de ayaklarımızın dibindeki
kuşlara ekmek attık. Paris'in akşamüstü saatlerini geçirebileceğiniz çok
huzurlu, sakin bir yer nam-ı diğer Jardin Des Luxembourg!
4.günü
de yavaş yavaş sonlandırırken tekrardan ve son bir kez Champs-Elysees'e
yöneldik, mağazaları gezdik, Arc de Triomphe'u selamladık ve akşam
yemeği için Cafe Di Roma diye bir restoranda kendimize şarap ve pizza
keyfi bahşettik:)
5.
gün dönüş günüydü..Uçağımız akşam üzeri olduğundan sabah kalkıp otele
yürüme mesafesindeki Galeries Lafayette'e gittik. Renkli, capcanlı ve
alışveriş için hemen her türlü isteğinizi karşılayabileceğiniz bir
alışveriş kompleksi burası. Üç binadan oluşan bu komplekste bayanlar
için de erkekler için her türlü giyim, çanta, ayakkabı, parfüm, makyaj
malz. vs bulabileceğiniz ayrı ayrı bölümler mevcut. Biz de pek tabii
kendimizi kaybettik bu cafcaflı dünyada:)
Galeries
Lafayette'den çıkıp otele doğru yürürken yol üzerindeki marketlerden
birine dalıp -yurtdışında olmazsa olmaz bir gelenek olan- çeşit çeşit
peynir,şarap vs. de aldıktan sonra otelimize döndük ve eşyalarımızı
aldık. Bu güzel, büyülü, yaşayan şehirden ayrılma vakti ne yazıkki
gelmişti..Paris'te kaldığımız bu 4 gece 5 günlük süre boyunca bizlere
yardımcı olan Regina Otel çalışanlarına teşekkür ettikten sonra düştük
dönüş yoluna. Otel görevlisinden Paris'te o gün toplu taşımalarda grev
olacağı bilgisini almıştık, neyseki Orly Bus'ın kalktığı Denfert
Rochereau'ya kadar metro çalışıyordu, ordan da otobüsümüze binip
havaalanına sıkıntısız vardık ve Türkiye'ye, memleketimize döndük..
Bütün
bir günü geçirdiğimiz Disneyland Park ve Walt Disney Studios'u da diğer
bir yazı ile paylaşacağız.Umarız Parisle ilgili vermiş olduğumuz
bilgiler sizler için de faydalı olmuştur.
Herkese keyifli günler,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder