İki yaz evvel,
ETS Tur’un klasikleşen Rodos-Mikonos-Santorini turunu katıldık..Yunan adaları
deyince ilk akla gelen bu adaları kısaca görme fırsatımız oldu
böylelikle..Aslında Thassos’tan başlayıp, Zakinthos, Siros,
Paros, Milos, Naxos şeklinde bir tur yapmak da planlarımız arasında ama şimdilik bu üç
güzel adada neler yaptık onları anlatalım..
Çeşme’deki Ulusoy
Limanı’ndan kalkacak Aegean Paradise isimli gemiye binmeden önceki 4-5 günü her
yıl olduğu gibi Çeşme’de geçirdik, yolculuk günü geldiğinde ise büyük bir
heyecanla gemimize bindik. Kalabalığa rağmen organizasyonun gayet başarılı
olduğunu söyleyebilirim, ETS çalışanları gayet güleryüzlü ve yardımseverdi
turumuz boyunca.
|
Çeşme Limanı |
Gemideki ilk gün
ve gece klasik tanışma partisi, çeşitli animasyon gösterileri ve akşam
yapılan “White night” konseptli eğlence ile devam etti. Bu tarz gemi turlarına
katılanlar bilirler, herşey dahil otel konseptindeki gibi sabah-öğle-akşam
yemeklerini gemideki açık büfeden yiyip, haricen içtiğiniz içecekler,
yaptırdığınız masaj vs. içinse çıkışta ücret ödüyorsunuz.
Sabah
uyandığımızda ise Rodos’a varmıştık ve gruplar halinde seçilen tur içeriğine
göre (dileyen tamamen kültür turu yapıyor dileyen de ilerleyen saatlerde
beachlerde vakit geçirebileceği bir program seçebiliyor) gemiden inip turumuza
başladık. İlk durak Mandraki Limanı. Daha önce burada Dorlar tarafından
yapılmış dünyanın yedi harikasından biri olan ünlü Rodos Heykeli yer
almakta, heykelin iki ayağının bulunduğu noktalara temsili geyik heykeli
dikmişler. Hipokrat meydanı da bir kilise, çok sayıda cafe ve küçük
dükkanlardan oluşan genişçe bir meydan.
Ancak vasıta ile ulaşabileceğiniz Apollon Tapınağı-Akropolis ve Hellenistik
Stadyum kesinlikle görülmeye değer. Rodos’ta mutlaka görülmesi gereken bir
diğer yer de Tapınak Şövalyeleri tarafından inşa edilen ve Unesco Dünya Mirası
listesinde yer alan kale ve Orta Çağ mahallesi. Büyük Üstadlar Sarayı ve
Şövalyeler Caddesi’ni gezmek, hava inanılmaz sıcak olsa da, bizim gibi tarih
meraklıları için çok ama çok keyifliydi. Eski Şehir ve Yeni Şehir olmak üzere
ikiye ayrılan Rodos’un Osmanlı döneminden izler de taşıyan sokaklarında
dolaşıp, Kanuni Sultan Süleyman Camii ve Fethi Paşa Kütüphanesi’ni gördükten sonra kendimizi Faliraki plajına zor
attık. Maalesef denizi çok sıcaktı, Rodos'ta uzun
kalan diğer arkadaşlarım Lindos'un ve diğer koyların harika olduğunu
söylediler.. Deniz sıcak olup çok keyif vermeyince, biz de buz gibi bira
eşliğinde kalamar, karides
ve grek salatasıyla karnımızı doyurmaya karar verdik:) Rodos'ta daha
uzun kalmayı planlayanlara tavsiyemiz, adayı motorsikletle koy koy
dolaşmanız..
|
Mandraki Limanı |
|
Apollon tapınağı |
|
Üstadlar Sarayı |
|
Kanuni Sultan Süleyman Camii |
|
Üstadlar Sarayı Avlusu |
İkinci gün bizim
için en heyecanlı gündü çünkü tam tamına 24 saatliğine Mikonostaydık:) Seçimimizi
tabikide akşamüstü partileriyle meşhur
Super Paradise plajından yana kullandık:) Gündüz tek kelimeyle
muhteşemdi! Miss gibi denizinde yüzüp, öğleden sonra dansçı kızların ve
yüksek müziğin hareketlendirdiği ortamda dans etmek süperdi! Super
Paradise merkeze hayli uzak ve motorsiklet kiralayarak ulaşım
sağlayabiliyorsunuz ancak ayık olmanız şart, aksi halde virajlı yollarda
kaza yapma olasılığınız hayli yüksek. Biz de her ne kadar partiyi
bırakmak istemesek de gemiye döndük ve üzerimizi değiştirip kendimizi
Mikonos akşamına bıraktık.. Akşam yemeğimizi
sahil kenarındaki restoranlardan birinde yiyip astronomik (!) bir fiyat
ödedik. Siz siz olun menüye bakmadan veya bizim gibi ortaya karışık
deniz mahsulü tabağı gibi menüde olmayan bir şey sipariş etmeyin her
kalemi ayrı porsiyon gibi ücretlendiriyorlar!! Koca bir tepside
getirdikleri envai çeşit deniz mahsulunu yiyemediğimiz gibi çok uçuk bir
fiyat ödemek zorunda kaldık.. Olan oldu diyip sonraki durağımız olan barlarıyla ünlü Little Venice'e gittik. En meşhur
barı Skandinavian’da gecenin kapanışını yaptıktan sonra dans
etmekten bitap düşmüş bir halde gemiye döndük. Dans etmeyi ve geceleri
seviyorsanız Mikonos kesinlikle gidilmesi gereken bir yer! Tabiki adada gay
çoğunluk ağır bastığından kızlar olarak rahatsız edilmeden gönlümüzce
eğlenmenin tadı da başkaydı fakat aynı şeyi eşim için söyleyemeyeceğim:)
|
Super Paradise Beach |
|
Kop kop:) |
3.günümüzde
durağımız romantik ada Santorini'ydi. Santorini aslında volkanik bir ada, yaklaşık
300 m yüksekliğindeki dik uçurumların üzerine yapılmış bu adaya ulaşım gemiye
yanaşan ufak teknelerle yapılıyor. Biz de tekneye binip limana gittik ve burada
bizi karşılayan tur otobüsüyle tepeye doğru tırmanmaya başladık ve iştee
muhteşem ötesi manzarasıyla Oia köyündeydik! Bembeyaz evler, begonviller ve
uçsuz bucaksız deniz manzarasıyla oldukça meşhur olan bu köyün dar sokaklarında
dolaşıp, küçüklü büyüklü kiliselerini ziyaret ettikten
sonra ufak bir deniz molası için volkanik kül nedeniyle simsiyah bir kuma sahip
Kamari Plajına gittik. Ardından başkent Fira’nın sokaklarında
dolaşıp hiç dönmek istemeyerek Santorini'den ayrıldık..
|
Oia Köyü |
|
Oia Manzarası |
|
Santorini-Oia |
|
Fira'dan Görünüm |
|
Dağ başına kurulu Santorini:) |
ETS Tur’un Yunan
adaları turu bu yıl yeni rotalar da eklemiş. Tabiki
seyahatinizi kendiniz planlayıp, 2-3 gün Santorini, 2-3 gün Mikonos’ta kalıp
daha romantik-bol eğlenceli-özgürce bir tatil de tercih edebilirsiniz:)
Şimdiden iyi
tatiller,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder