Cordoba-Sevilla

İspanya’nın Endülüs bölgesindeki bu iki şehri, 2013 yılında yaptığımız İspanya turu sırasında gezme fırsatı bulmuştuk.

Cordoba İspanya’nın güneyinde bulunuyor, bu nedenle sonbaharda bile inanılmaz sıcak olabiliyor, kıyafet seçimini rahat ve serin tutan kıyafetlerden yana kullanmanızı öneririz.

Cordoba’yı daracık sokakları, avluları, renkli dükkanları ve tabii ki muhteşem cami-kilisesi Kurtuba Camii nam-ı diğer Mezquita ile hatırlıyoruz. Uzun yıllar Endülüs Emevilerinin egemenliğinde kalan bu şehre bu egemenliğin en önemli sonucu olarak birçok camii ile birlike Kurtuba Camii miras kalmış, bu Camii, aynı zamanda Unesco Dünya Mirası listesinde yer almaktaJ Kurtuba Camii- Mezquita dünyanın en büyük ve en eski camilerinden biriymiş, genelde kiliselerin camiilere dönüştüğüne tanık olduğumuzdan bu sefer bir camiinin kiliseye dönüştürülmüş olması bize oldukça ilginç geldi. Yapı gerçekten çok etkileyici, dış cephesi yıpranmış görünse de, içerisindeki heybetli sütunları, duvar ve tavan işlemeleri, şapelleri, kraliyet taçlarının sergilendiği küçük salonu ışıklandırma ile birleşince insanda hayranlık hissi uyandırıyor!  
Mezquita-Kurtuba Camii

Mezquita Bahçesi
Mezquita'daki Şapellerden Biri









Yel Değirmeni
Mezquita’dan sonra Cordoba’nın dapdar sokaklarıyla ünlü Yahudi mahallesinde gezintiye çıkabilir, küçücük hediyelik eşya dükkanlarını ziyaret edebilir, beyaz badanalı, mavi kapılı küçük evleri fotoğraflayabilir, geniş avlulara sahip restoran ve cafelerde birşeyler yiyebilirsiniz.
Ayrıca yine Mezquita’ya yakın bulunan Alcazar de los Reyes Cristianos’u (Kraliyet Sarayı) gezebilir, rengarenk çiçeklerle bezeli caddesi olan Calleja de las Flores’te dolaşabilir, La Sinagoga’yı ziyaret edebilirsiniz. 


Daracık Sokaklar ve Turist kafilesi
1 gece konaklama fırsatı bulduğumuz Sevilla ise, benim İspanya turunda Toledo’dan sonra en beğendiğim şehir oldu diyebilirim. Sevilla, Endülüs özerk bölgesinin başkenti. Sevilla’da ilk durağımız en önemli merkezlerden biri olan Plaza de Espana oldu. Muhteşem bir mimariye sahip, oldukça geniş bir meydan olan Plaza de Espana, İspanyol-Amerikan fuarı için 1929 yılında inşa edilmiş. Özellikle panaromik fotoğraflar için iyi bir yer olan Plaza de Espana’dan sonra Kristof Kolomb anıtını görüp Real Alcazar (Alcazar Sarayı) ve Giralda olarak adlandırılan Sevilla Katedrali’ni ziyaret ettik. 




Plaza de Espana


Kristof Kolomb Heykeli
 Sevilla Katedrali Gotik ve Barok tarzdaki mimarisi, çan kulesi ve kulenin tepesinden sunduğu muhteşem Sevilla manzarası ile yine hayranlığımızı kazandı. Camii olarak yapılıp, İspanya’nın Müslümanların elinden çıkmasıyla katedrale dönüştürülen Giralda’nın dünyanın en büyük 3. kilisesi olduğunu ve Kristof Kolomb’u mezarının da burada bulunduğunu belirtmeden geçmeyelim. 


La Giralda

Çan Kulesinden Sevilla manzarası
Alcazar Sarayı, Endülüs döneminin Arap mimarisini yansıtan en önemli eserlerden. Duvar ve tavanlardaki ince işçilik ve motifleriyle ve zarif sütunlarıyla Mağribi, gotik, barok ve Rönesans mimarilerini birleştiren bu sarayı ve bahçelerini mutlaka görmenizi tavsiye ederiz.  
Real Alcazar Dış Avlu


Real Alcazar Tavan Süslemeleri
Guadalqivir nehri kenarındaki Torre del Oro (Altın Kule) askeri bir saat kulesi olarak inşa edilmiş ve temel yapılış amacı Sevilla’nın güvenliğini sağlamakmış. Çatısı altından yapıldığı için bu adı aldığını öğrendiğimiz kule bugünlerde denizcilik müzesi olarak kullanılmaktaymış. Biz içini göremedik sadece nehirde yaptığımız kanal turu sırasında önünden geçip fotoğraflayabildik.

Torre Del Oro

Akşam ise  Giralda yakınlarında bulunan ufak restoranlardan birinde şarap eşliğinde bol tapaslı bir yemek yedik ve ılık Sevilla akşamının tadını çıkarıp otelimize döndük. 

İspanya turu anılarımıza Madrid ve Toledo ile devam edeceğiz:) Görüşmek üzere,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder