Amsterdam... İlk
yurtdışı seyahatimi gerçekleştirdiğim şehir olması sebebiyle her zaman ayrı bir
yere sahip olacak bende. Eski şirketimin düzenlediği yurtdışı eğitimi için kalabalık
bir grupla gittiğimiz Amsterdam’da eğitim sonrası harika bir 4 gün geçirdik.
Eğitim Güney
Hollanda’daki Noordwijkerhout şehrindeydi, bu nedenle Schipol havaalanından
kiraladığımız taksilerle yaklaşık 1 saatte bu şehre vardık. Biraz etrafı
turlayıp çok da gezecek bir yer olmadığını öğrenince, otobüsle Den Haag’a
(Lahey) gitmeye karar verdik. Lahey bildiğiniz gibi Uluslararası Adalet Divanı
gibi uluslararası kurumların bulunduğu şehir. Bize azcık kasvetli geldi, yine
de akşamüstü saatinde nehir kenarında bulduğumuz cafede oturup birşeyler içmek
ve Avrupa havası solumak hoştu:)
|
Den Haag |
Noordwijkerhout’da
geçen 4 sıkıcı günün ardından nihayet Centraal Station’dan Amsterdam’a giriş
yaptık veee eğlenmeye hazırdık:) Kalabalık bir grup ve mümkünse kafa dengi
insanlarla gitmenizi tavsiye edebileceğim Amsterdam’da yapılacak çok şey var.
Ayrıca
merkeze yakın bir otelde kalmanız da ayrıca tavsiye edilir, biz Dam Square’e 5
dk mesafede bir otelde kaldık ve çoğunlukla yürüyerek gidip geldik:)
|
Centraal Station |
|
Dam Square'deki Madam Tussaud |
İlk akşamımızda, bulduğumuz sokak arası
bir pizzacıda karnımızı doyurup, Amstel nehri kenarında yürüyerek hep merak konusu
olan Red Light District’e gittik. Genelevlerin, seks shopların ve live porn
seyredilebilen gece kulüplerinin yer aldığı bu bölge, Amsterdam’ın ününe ün
katan ana unsurlardan. Genelev çalışanlarınn fotoğraflarını çekmek yasak, alık
alık bakıp geçiyorsun:) Herkesin malumu olduğu bu meşhur bölge aslında
sadece abartıdan ibaret, hatta yer yer karşılaştığım bazı manzaraların bana
hüzünlü bile geldiğini söyleyebilirim. Bu arada yine malumunuz olduğu üzere
Amsterdam’da “Coffee Shop”larda esrar içmek, magic mushroom ve muffin yemek serbest.
Zaten sokaklarda kusan, öğüren, ambulanslarda tedavisi yapılan birçok gence
rastlamak da mümkün:)
|
Amstel Nehri-Akşam |
|
Red Light District'te bir amca:) |
|
Red Light District |
İkinci günü müze
gezme günü ilan edip, Museumsplein’deki Rijksmuseum ve Van Gogh Museum’u, Dam
Square yakınındaki Sex Museum’u ve yine Dam Square’den yürüyerek ulaşabileceğiniz
Anne Frank House’u gezdik, fakat ufak bir uyarı burada ciddi sıra
bekliyorsunuz. Ayrıca, meşhur “I Amsterdam”
yazısının önünde muhtelif pozlar verdik:)Rijksmuseum’a giderken önünden geçtiğimiz, rengarenk çiçeklerin, çeşit çeşit
çiçek tohumlarının satıldığı çiçek pazarını (Bloemenmarkt) da gezmiş olduk.
|
Çiçek Pazarı |
|
Rijksmuseum ve I Amsterdam |
|
Van Gogh Museum |
Bu arada Rijksmuseum'un hemen önünde yer alan havuzun orada seyyar
bir büfe bulunuyor, gidenler için ton balıklı sandviçlerini mutlaka öneririz,
hem ucuz hem de doyurucuydular.. Akşam ise Amsterdam’ın gece hayatıyla ilgili
fikir edinmek üzere birkaç bar dolaşıp birşeyler içtikten sonra bizim İstiklal
Caddesi’nin Amsterdam gece hayatına 5 basacağına karar verdik!!
Üçüncü gün
hayatımın en eğlenceli günlerinden birini yaşadım. Öncelikle, en çok merak
ettiğimiz “Heineken Experience”ı yaşamak üzere, ülkenin meşhur birası Heineken’in
binasına gittik ve bira nasıl yapılır fiili olarak görmüş olduk. Tadım barındaki
biralardan tadıp, 5 boyutlu sinemada gayet eğlenceli vakit geçirdik:) Alt katta bulunan hediyelik eşya
mağazasında enteresan hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz. Heineken
Experience kesinlikle tavsiye edilir!
|
Heineken Müzesi |
|
Bira Yapımı |
Burdan çıktıktan sonra bir bisikletçi
bulup birer bisiklet kiraladık ve başladık şehri bisikletle gezmeye. Amsterdam
gibi bisiklet için ayrı yol, ayrı ışık vs. bulunan bir şehirde gerçekten araba
kullanmaya hiç gerek yok, zaten genci yaşlısı, kadını erkeği, işe gideni,
dolaşmaya çıkanı herkes ama herkes bisiklet kullanıyor. Biz de bisikletlerimizle
şehir turu attıktan sonra muhteşem yeşilliği, fıskiyeleri ve sakin, huzurlu
ortamıyla şehrin içindeki devasa park Vondelpark’a gittik. Burada da
bisikletimizle tur attıktan sonra uzandık çimlere, sonbahar güneşinin tadını
çıkardık:) Vondelpark
harika bir yer, Amsterdam’a gittiğinizde uğramadan dönmeyin, hatta mümkünse
bisikletle dolaşın!! En çok da iş çıkışı kitabını kapıp, çocuklarını kapıp
parka gelen ve günün stresini atan Amsterdam ahalisine özendik sanırım..
|
Vondelpark |
|
Vondelpark |
|
Bisikletlerle Şehir Turu |
Son günümüzde
uçağımız akşamüstüydü, öğlen 3 gibi metroya binip havaalanına gitmemiz
gerekiyordu bu nedenle kahvaltıdan sonra kanal turu yapmaya karar verdik. Böylece
nehir üzerinden Amsterdam’ın sıra sıra dar cepheli evlerini fotoğraflama
şansına da sahip olduk. Turlar yaklaşık
1 saat sürüyor ve fiyatı da 8-10 euro civarındaydı. 2010 yılında yoktu ama
sanırım şimdi tur programına Türkçe’yi de dahil etmişler. Kanal turunun
ardından Amsterdam’ın meşhur peyniri Gouda’lardan almak üzere birkaç mağaza
gezip, alışverişimizi de tamamladıktan sonra Schipol havaalanına gidip bu güzel
şehre veda ettik..
|
Kanal Turu |
|
Amsterdam'ın meşhur evleri |
Tekrar görüşmek
üzere Amsterdam!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder