bicantaikibilet: Madrid-Toledo

Madrid-Toledo

İspanya gezimizin son ayağı Madrid ve Toledo’ydu. Oldukça yoğun geçen bir haftalık turun ardından yalnızca iki gün için Madrid'e ve bunun yarım gününü de Toledo’ya ayırabildik. Tur şirketlerinin düzenledikleri Klasik İtalya, İspanya gibi turlar, bir haftada birçok şehri birden gezdiriyor ve yapılacak organizasyonu sizin için büyük ölçüde kolaylaştırıyor olmakla birlikte, bir şehri yürüyerek keşfetmenin, cafe-restoranlarına, müzelerine, parklarına kafanıza göre gidip oturmanın keyfi çok çok ayrı.

Madrid, İspanya’nın başkenti ve kesinlikle metropol olarak adlandırılabilecek bir şehir. Madrid’in en ünlü caddelerinden biri olan ve birçok filme ve kitaba konu olan Gran Via’da cafeler, restoranlar, otel ve mağazalar yer alıyor. Telefonica ve Edificio Metropolis olarak geçen Metropolis Binası ile en uzun sokağı Calle de Alcala en çok dikkat çeken mekanlar olarak karşımıza çıkıyor.

Gran Via

Yine Madrid’in en ünlü ve en kalabalık meydanı Puerta del Sol turistlerin ve yerli halkın uğrak noktası, birçok cafe, restoran,bar ve otel mevcut. Meydanda yeşillik yiyen ünlü bir Ayı heykeli var tabii önünde fotoğraf çektirmeye çalışan turist kuyruğu da cabasıJ Puerta del Sol’da görebileceğiniz en dikkat çekici yer ise “Casa de Correos” adıyla anılan Saat Kulesi ve önündeki plakada yazılı sıfır noktası.

Ayı Heykeli

Sıfır Noktası

Puerta Del Sol

Madrid’de gezebileceğiniz bir diğer meydan Plaza Mayor. Yine birçok cafe ve restoranın bulunduğu meydanda sokak sanatçıları da performans sergiliyor. Biz bir akşam burada yemek yedik, Galiçya usulü Ahtapot ve Gazpacho Madrileno yani Madrid usulü soğuk domatesli çorbası çok lezzetliydi.
Sokak lezzetlerini, Churros’u, ekmek arası kalamarı da mutlaka denemenizi tavsiye ederiz. Ayrıca Puerta del Sol'da bulunan ve 1894 yılından beri hizmet veren ünlü pastane La Mallorquina'nın tatlılarından tatmadan dönmeyin deriz:) Zaten İspanya turu bizim için aynı zamanda bir gurme turu olduJ tapaslar, paellalar, tatlılar, sangrialar, aperatifler derken bir haftanın sonunda kilo alıp döndükJ

Plaza Mayor

Sokak Performansları:)

Gezme fırsatı bulduğumuz bir diğer etkileyici yapı Almudena Katedrali’ydi. Palacio Real (Kraliyet Sarayı)’in yakınındaki bu katedrali vaktiniz olursa mutlaka gezin. Kraliyet Sarayı ise 18.yy’da inşa edilmiş, oldukça görkemli olduğu söylenen içerisini maalesef girip görme imkanımız olmadı. Madrid’de extra zamanınız varsa, Puerta De Alcala, Las Ventas Arenası, Santiago Bernabeu Stadyumu, Plaza de Cibeles’i, Reina Sofia, Prado, Madrid Arkeoloji Müzesi gibi müzeleri, El Rastro bit pazarını gezebilirsiniz.

Almudena Katedrali

Katedralin İçi

Kraliyet Sarayı

Madrid’de en keyifli anları Retiro Parkı’nda geçirdik diyebilirim, akşamüstü gittiğimiz parkta bir süre yürüyüş yapıp ardından El Estanque adı verilen gölde kayık sefası yaptıkJ. Amsterdam’daki Vondelpark, Paris’teki Luxemburg Bahçeleri ve Madrid’deki Retiro Park, tatilin tüm yorgunluğunu atıp soluklandığımız, küçük pikniklerle veya sandal gezileriyle tatlandırdığımız huzur dolu anlara vesile oldularJ

Retiro Parkı

Retiro Park Gölü

Toledo...

Toledo’ya Madrid’de bulunduğumuz iki günün sadece yarım gününü ayırabildik ama Sevilla’dan sonra en çok beğendiğim şehir oldu. İspanya'ya gitmişken, Madrid’e 80 km uzaklıktaki bu şehri görmeden dönmemenizi öneririz. Biz, yarım günlük turumuz sırasında, yalnızca İspanya’nın en büyük 3. Katedrali olan Toledo Katedrali’ni, Santa Maria La Blanca Kilisesi'ni ve Zocodover Meydanı’na çıkan Ortaçağ’dan kalma dar sokaklarını dolaşabildik. Zaten, Toledo kılıçlarıyla meşhur, birçok dükkanın vitrininde şövalye kıyafetleri ve kılıçlar satılıyor, bu da Ortaçağ şehri atmosferini daha da pekiştiriyorJ Ayrıca yüksek bir noktasından şehrin eşsiz manzarasını fotoğraflayabilir, mazapan adı verilen lezzetli badem ezmelerinden tadabilirsiniz.