10 gün süren Batı
Amerika maceramıza San Francisco ile başladık. THY’nin geçtiğimiz yıl başladığı
direk seferlerle San Francisco’ya yaklaşık 10 saatte varmanızın mümkün olduğu
bu güzel şehir, insanı kendine hayran bırakıp tekrar tekrar gelme arzusu
uyandırıyor. Zaman darlığından dolayı sadece 1 gece kalabildiğimiz San
Francisco’ya siz siz olun en az 4-5 gün ayırın.
San Francisco
havaalanından merkeze ulaşım BART adı verilen hızlı ulaşım ile çok rahat bir
şekilde yapılıyor. Biz, Union Square’de bulunan Kensington Park Hotel’de
konakladık ve konumu, havaalanından ulaşımı ve fiyatı nedeniyle çok memnun kaldık.
Union Square civarındaki oteller biraz daha pahalı ama şehrin tam merkezinde
konaklamak da seyahat sırasında çok kolaylık sağlıyor.
THY’nin
direk uçuşuyla gayet rahat bir yolculuktan sonra BART ile yine gayet
rahat bir şekilde otele vardık ve Newyork’tan gelen arkadaşlarımızla
buluşup hemen gezmeye başladık! İlk durağımız ise, Fisherman’s Wharf ve
zil çalan karnımızı doyurmak üzere Pier 39’da bulunan Bubba Gump olduJ Tom
Hanks’in Forrest Gump filmiyle ünlenen bu mekanda birçok ve değişik
lezzette karidesin tadına bakabilirsiniz. Turistik açıdan oldukça ünlü
olan Fisherman’s Wharf ise cafeler, restoranlar, hediyelik eşya
dükkanlarını da içeren bir oldukça geniş bir alan. Yavaş yavaş kendini
göstermeye başlayan yorgunluk nedeniyle sadece burayı dolaşıp otelimize
döndük.
|
Fisherman's Wharf |
|
Bubba Gump:) |
|
Pier 39 |
Sabah, San
Francisco’nun en önemli simgelerinden nostaljik Cable Car’a binerek San
Francisco’nun kendi özgü yokuşlu caddelerinde tur attıkJ Ardından, sahil tarafındaki tipik
Amerikan tarzı cafelerden birinde bol kalorili, yumurtalı, sosisli kahvaltımızı
da edip, tekrar Fisherman’s Wharf tarafına giderek Golden Gate köprüsü ve
Alcatraz Adası’nı göreceğimiz tekne turuna katıldık.
Maalesef Alcatraz için
biletler tükenmişti, bu nedenle uzaktan fotoğraflamakla yetindik ancak San
Francisco’ya bir dahaki gidişimizde ilk ziyaret edeceğim yer burası olacak. Siz de seyahatinizi planlarken Alcatraz Adası
tur biletlerini internetten almayı unutmayın. Ayrıca, San Francisco’ya Nisan
ayında gidiyorsanız, çok şiddetli rüzgara da hazırlıklı olmalısınız J Tekne turu boyunca oldukça kuvvetle esen
rüzgar nedeniyle fotoğraf çekmekte, tur sırasında verilen bilgileri anlamakta
çok zorlanıyorsunuz!
|
Cable Car kuyruğunda |
|
Cable Cars |
|
Alcatraz Adası |
Gelelim San
Francisco’nun bir diğer simgesi, meşhur Golden Gate Köprüsü’ne. Kendine özgü
kırmızı rengi ile dikkat çeken (ve bu rengi korumak için her yıl oldukça yüksek
bakım masrafı bulunan) bu asma köprü 1933-1937 yılları arasında yapılmış. Biz
de köprüyü, tekne turu sırasında hem altından hem de yaptığımız şehir turu
sırasında üstünden geçerek değişik (!) birçok fotoğrafını çektik J
|
Alcatraz Hapishanesi |
|
Golden Gate Köprüsü |
|
San Francisco Silueti |
|
Golden Gate farklı bir açıdan:) |
San
Francisco’daki zamanımız kısıtlı olduğundan ve akşam uçağıyla Las Vegas’a
gideceğimizden, şehri hızlıca gezebilmek için Big Bus’lar ile hop on-hop off
turuna çıktık. Şehir turu için ilk kez kullandığımız Big Bus’lar aslında kısa
süreli şehir turları için oldukça efektifmiş, sizlere de tavsiye ederiz.
Böylece Nobb Hill'de bulunan San Francisco’nun ünlü Viktoryan dönemi evleri “the Painted Ladies”i, Civic
Center’ı, Japanese Tea Garden’ı, Chinatown’ı, Lombard Street’i, Coit Kulesi’ni de
uzaktan da olsa görebildik.
|
San Francisco Evleri-Painted Ladies |
|
City Hall |
|
Japanese Tea Garden |
|
Coit Tower |
Bizim San
Francisco maceramız zaman kısıtından ötürü oldukça kısaydı, kafamızda San
Francisco için 4-5 gün ayıracağımız ayrı bir seyahat planıyla, Las Vegas’a
gitmek üzere uçağa bindik.
Las Vegas
maceralarımızda görüşmek üzereJ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder